25 Ekim 2010 Pazartesi

21 Ekim 2010 Perşembe

çemçük ağızlarını yaya yaya "aaynen ööööylee" diyen ofis yaratıklarını ıslatıp ıslatıp zincirli hortumla dövmek istemek, dövememek...


10 Ekim 2010 Pazar

7 Ekim 2010 Perşembe

threesome


türkiye’nin en kallavi bankalarından birinin en kallavi pozisyonlarından birini (gmy) işgal eden bi kişi, bir alt pozisyonundaki çalışanına ofiste herkesin gözü önünde tekme tokat girişirse, bunu gören başka bir çalışanı da “yettim müdürüm!” refleksiyle olaya yancı olup dayak yiyen personele aradan iki tokat da o çakarsa ne olur?

1 – kallavi abinin masası, ofisin halıları kan içinde kalır
2 – güvenlik görevlileri çağırılır ama kallavi abiden tırstıkları için üçlüyü ayırmakta önce nazlanırlar, taraflar güçten düşmeye başlayınca araya girerler
3 – sopayı yiyen personel bankanın ambulansıyla yine bankanın anlaşmalı hastanesine götürülür, hastane masraflarını bankanın anlaşmalı sigorta şirketi öder
4 – kallavi abi ve yandaşı birer haftalık idari izne (ücretli oluyor) gönderilir
5 – bankanın anlaşmalı temizlik şirketi çalışanları masayı ve halıyı temizler, her şey cillop gibi olur
6 – bankanın hayatta kalan diğer çalışanları olayın ertesi günü toplanıp kârlılık, çapraz satış falan konuşurlar

6 Ekim 2010 Çarşamba

benim babam toyota gibi adam...


dost dost diye nicesine sarıldım...


2007 yılında değiştirilen polis vazife ve salahiyetleri kanunu’nun (pvsk) güvenlik önlemleri üç yılda 255 kişiyi öldürmüş. son üç yılda 50 kişi faili meçhul cinayetlerde, 96 kişi gözaltında ve hapishanelerde, 109 kişi de ‘dur!’ ihtarına uymadığı gerekçesi ile polis tarafından öldürülmüş.

demek ki “halkla ilişkiler yapıcaz amuğagoyim” diye alman polis teşkilatının “Polizei - Dein Freund und Helfer” sloganını google translate hesabı kafa göz yararak “polis sizin dostunuzdur, arkadaşınızdır” diye çevirmekle olmuyormuş.

the End is the Beginning is the End

dramatik başlangıçları sevmem...